**Bea ve Ben**, ilk buluşmalarında birbirlerine karşı yoğun bir çekim hissetmiş, kısa sürede aralarında kıvılcımlar parlamıştı. Ancak bu başlangıç, düşündükleri gibi ilerlemedi. Çekim hızla yerini kırgınlıklara, soğuk tavırlara ve aralarına örülen görünmez bir duvara bıraktı. İlişkileri bitmiş, geriye yalnızca karşılıklı soğukluk ve mesafe kalmıştı.Fakat kader onları beklenmedik bir şekilde yeniden bir araya getirir. Avustralya’da gerçekleşen bir düğünde yolları kesiştiğinde, kendilerini alışılmadık bir durumun içinde bulurlar. Dışarıdan bakıldığında bir çiftmiş gibi görünmek zorunda kalırlar ve istemeseler de bu rolü üstlenirler. Aralarındaki kırgınlık devam etse de, oyunu sürdürmeye karar verirler.İkisi için de bu süreç, yalnızca bir maskenin ardına saklanmak değil; aynı zamanda geçmişte yaşadıkları hislerle yüzleşmek anlamına gelir. **Birbirlerinden gerçekten nefret mi ediyorlar, yoksa bu oyun buzları eritip aralarındaki bağı yeniden alevlendirebilir mi?** İşte bu sorular, onların hikâyesini sürükleyici bir hâle getirir.Romantizmin ve mizahın iç içe geçtiği bu hikâye, aşkın bazen en beklenmedik anlarda yeniden doğabileceğini gösteriyor.
