Eski bir cinayet masası dedektifi olan ana karakterimiz, yıllarını suçla savaşmaya adamış deneyimli bir isimdir. Ancak artık hayatının en büyük mücadelesini kendi zihninde vermektedir: hızla ilerleyen hafıza kaybı. Giderek parçalanan anıları, onun hem kişisel yaşamını hem de mesleki geçmişini bulanıklaştırır. Tam da bu dönemde kendisini, çözülmesi imkânsız gibi görünen gizemli bir cinayet davasının ortasında bulur.Bu dava diğerlerinden tamamen farklıdır çünkü kurbanın olay yerinde bıraktığı ipuçları, dedektifin kayıp anılarının kapısını aralamaya başlar. Her yeni delil, unutulmuş geçmişinden gelen ürkütücü sırları açığa çıkarır. Cinayeti çözmeye çalışırken aslında kendi hayatının karanlık noktalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Gerçeklik ile hayal arasındaki çizgi giderek bulanıklaşır ve seyirciyi de onun zihinsel girdabına çeker.Film boyunca yükselen gerilim, karmaşık olay örgüsü ve sürekli artan aksiyon temposu, izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarır. İyilik ve kötülük, hafıza ve unutuluş, geçmiş ve gelecek arasındaki çatışma izleyiciye derin bir sorgulama sunar. En önemli soru ise şudur: Geçmişimizi unutabiliriz, ama gerçekten ondan kurtulabilir miyiz? Dedektifin karanlık sırlara doğru ilerleyen yolculuğu, geçmişin hayatımızdaki izlerini hatırlatan sarsıcı bir anlatı haline gelir.
